logo

SÜRGÜN !!!

Sezen Turhan

Sezen Turhan
sturhan016@gmail.com

Memleket öyle bir hale geldi ki, dert bir değil elvan elvan.

Yazsam olmuyor, yazmasam gönül razı değil. O yüzden nereden başlasam bilemiyorum.

Ama bugün ben size, milli egemenliğimizle doğrudan ilgili, büyük bir tehlikeden bahsedeceğim.

2017 yılından bu yana Antalya Konyaaltı’nda yaşıyorum, işyerimiz de burada.

Buralarda Türk’ün yaşaması ve barınması önceden de kolay değildi, fakat son zamanlarda öyle gelişmeler yaşanıyor ki, gözlerinize inanamazsınız.

Gayri mülk fiyatları ateş pahası, milyonlar havalarda uçuşuyor. Kiraları ise hiç sormayın!

1+1’lerin kiraları 5-7 bin liradan başlıyor, 2+1’ler ve 3+1’ler 7.500-12.000 lira arası, dubleksler 15-25 bin lira, hele ki denizi görenleri ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.

Türk Devletini 20 yıldır yöneten AKP; yabancılara mülk satışını engelleyen veya sınırlayan bütün mevzuatı yok etmiş, üstüne üstlük ülkemizden gayri mülk alanlara bir de vatandaşlık verir hale gelmiştir!

Türk’ün aidiyet bayrağı olan T.C. Vatandaşlığı, gazetelere verilen ilanlar ve televizyonlarda yayınlatılan reklamlarla, adeta bir işporta tezgâhına çıkarılmış ve haraç mezat satılmaya devam edilmektedir!

Elin oğlunda para çok, basıyor ve alıyor!

Tapu müdürlükleri tapu devirlerini yetiştiremediği için, birkaç gün sonrasına randevu veriyor!

Sanıyor musunuz ki, devredilenler yalnızca ev ve arazi? Hayır, sessiz sedasız da olsa, hülleyle de olsa, işyerleri de yabancılara devrediliyor!

İnsanlık da ölmüş durumda, din ve iman da… Hepsinin yerini para almış!

İnanın şu anda, Antalya’nın sahil kesimlerinde, Türkçeden çok, başka yabancı diller konuşuluyor. Eczane müşterilerimizin % 75’den fazlası, artık Türk değil!

Ev sahipleri Türk kiracılarını çıkarma derdinde, kiracı; ya ateş pahası olan kirayı ödeyecek, ya da bu diyarı terk edip gidecek!

Ya kırk katır, ya kırk satır!

Hayat pahalılığına dayanamayan ve ev kiralarını ödeyemeyen garibim Türk ne yapsın?

Gidiyor…

Önce Mazıdağı’na doğru, sonra da Anadolu bozkırına…

Sizin anlayacağınız, ülkesinin sınırlarını kanıyla çizmiş olan talihsiz Türk, parası pul evlatları kul edilmekte olan Türk; SÜRGÜN ediliyor!

Öyle gürültülü, toplu tüfekli bir sürgün değil, paranın en büyük silah olarak kullanıldığı; sessiz, etkili, modern ve acımasız bir sürgün!

Peki, şimdi buralarda hiç Türk yok mu?

Olmaz mı var: Çaycı, çorbacı, camcı, çerçeveci, boyacı, badanacı, tamirci, temizlikçi ve çöpçü…

Evet, Türk var, ama hizmetçi!

Ne yazık ki, bu gelişmeler yalnızca Antalya ile de sınırlı değil.

Edirne’de, Kırklareli’nde ev sahibi olup da kiracısı Türk olan birçok Yunanlı ve Bulgar var!

İstanbul Başakşehir gibi yerlerde, Türkler azınlık durumuna düşmek üzere!

Antep, Kilis, Şanlıurfa ve Hatay gibi şehirlerimizde Türk zaten azınlık durumunda. Hatay’ın Anavatan’a katılma hikâyesini biliyorsanız eğer, bu illerimizin elimizden çıkmak üzere olduğunu da iyi bilirsiniz!

Ne yazık ki Didim’de, su faturaları bile İngilizce dilinde basılmakta! Düşünün bir kere, Didim’in vergi rekortmeni bile bir İngiliz!

Marmaris ve Fethiye gibi yerleşim birimlerimizde de vaziyet aynı.

Trabzon’da bile yabancılara mülk satışlarının ciddi boyutlara ulaştığını görmemek için kör olmak lazım. Kimlerin aldığını tabi ki siz de tahmin edebilirsiniz.

Alıyorlar…

Hem de en güzel yerlerimizi ve en cennet köşelerimizi alıyorlar!

Türk’ün mülkü de, vatandaşlığı da kapış kapış gidiyor. Gidiyor ne kelime, adeta yağma ediliyor; Bulgar’ı alıyor, Almanı alıyor, İngiliz’i, Rus’u, Rum’u, Yahudisi, Ukraynalısı, İranlısı, Iraklısı, Suriyelisi, Zimbabvelisi bile alıyor.

Gariban ve gafil Türk ne yapıyor?

Satıyor!

Neden?

Çünkü Türk üretmiyor, üretemiyor!

Çünkü Türk, 20 yıldır girdiği kumpastan çıkamıyor!

Çünkü Türk’ün parası pul!

Peki, bu devirde parası pul olanların evlatları ne oluyor?

Kul!

Anlayın işte, Türk kul oluyor!

Sadece 2021 yılında yabancılara satılan taşınmazların sayısı 68 bin 600 adet.

Kiralayanı ise hak getire!

Ülkemizden en fazla taşınmaz satın alan ülkelerin başında Irak, İran geliyor, sonra Rusya, İngiltere, Almanya ve Afganistan var.

Tercih ettikleri yerler ise, ağırlıklı olarak İstanbul, Antalya, Ankara, Muğla, Bursa şeklinde sıralanıyor.

Hal böyle iken, Kahraman Mehmetçik sahada, yani bu günlerde yine Kuzey Irak’ta ve yine Suriye’de…

Ne yapıyor?

Canı ve kanı pahasına “Pençe Kilit ve Pençe Kılıç” operasyonları ile sınırımızda ve dahi sınırlarımızın ötesinde MİLLİ EGEMENLİĞİMİZİ GARANTİ ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYOR.

Gayet güzel…

İyi güzel de, sınırlarımızın içi ne olacak?

Aynı birer kuluçka makinesi gibi çalışan, altı milyondan fazla Suriyeli ne olacak?

Bunlara Afganlıları, Ukraynalıları, yerleşik Rusları, mülk sahibi olmuş İngilizleri, Iraklıları, İranlıları, Suudi Arabistanlıları, Katarlıları ve Afrikalıları da katarsanız tahminen 15 milyondan fazla yabancı eder!

80 milyonluk bir ülkeye, 15 milyondan fazla yabancı! Yaklaşık 5 Avrupa ülkesi eder!

Öyle kolayca vatandaşlık verilince Türk mü oluyorlar?

Sorarım size, milli bayramlarımızda, o vatandaşlık verilenlerin kaçı balkonuna Türk Bayrağı asmaktadır? Mesela bunların, İstiklal Marşımız okunurken tüyleri diken diken oluyor mu, mesela Arif Nihat Asya’nın “Bayrak Şiiri”ni okurken burunlarının direkleri sızlıyor mu, mesela Nazım’ın “Kuvayi Milliye Destanı”nı dinlerken göğüsleri kabarıyor mu ve mesela duygulu bir halk türküsünü dinlerken gözleri yaşarıyor mu?

Tabi ki yaşarmıyor.

Tabi ki Türk falan olmuyorlar!

Peki ne oluyor?

*Ekonomik yapımız bozuluyor!
*Kültürel yapımız bozuluyor!
*Siyasal ve sosyal yapımız bozuluyor!
*Ahlak yapımız bozuluyor!
*Çok eşlilik ve metres hayatı yaygınlaşıyor!
*Boşanmalar çığ gibi artıyor!
*Aile değerlerimiz ve Türk Töresi bozuluyor!
*Çocuk işçiler ve dilencilik yaygınlaşıyor!
*Etnik ve mezhepsel kutuplaşma artıyor!
*Çarpık yapılaşma artıyor!
*Hepsinden de önemlisi DEMOGRAFİK YAPIMIZ BOZULUYOR!

İyi de, bütün bu dertler ne olacak?

Türk’e bağlı…

Evet, Ey Türk! Herşey sana bağlı.

Çünkü, sen ne dersen o olacak.

SÜRGÜN mü, MİLLİ EGEMENLİK mi?

Seçim senin…

Ulusal egemenliğimizi, demografik savaş bağlamında kaybetmekte olduğumuz bu günlerde seçim senin.

“Pazar tezgâhında satışa çıktı,
Her şeyiyle beleş Vatan toprağı!
Devr-i saltanat için dinini yıktı,
Kelepir satıldı Vatan toprağı!

Sünnetsiz ecnebi sahibi oldu,
Bastırdı parayı, tapusu oldu!
Dünkü yolcu bugün hancı mı oldu?
Kervana katıldı Vatan toprağı!

Kan döktük can verdik enayi(! ! !) gibi…
Yaram çok derindir görünmez dibi!
Kimin elinde kaldı milletin ipi?
Kementte asıldı Vatan toprağı!”
(Şiir İhsan Şahin)

Yazar Hasip Sarıgöz.

218 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • PARANIN NE ÖNEMİ VAR.?

    17 Nisan 2025 Köşe Yazıları

    Bu hafta kafamda her nedense para konusu dönmeye başladı, neydi para ne kadar harcanabilirdi ? 'Finansal sağlıklı olmak' deyince ne düşünüyorsunuz? Çok para kazanmak mı, geçinebilmek mi? Cüzdanınız dolu da olsa iyi hissettirmiyorsa denge kurulamamıştır. Para durumunuz size nasıl hissettiriyor Sizi güçlendiriyor mu, yoksa içten içe yoruyor mu , İçinde biraz duygu, biraz alışkanlık, biraz da cesaret olsun. İnsanı borçtan çok, bilinmezlik yorar. Ertelediğimiz her detay kafamızda büyür. Oysa yazınca küçülür, görünce yönetilir. Şeffaflık, hafifl...
  • BAŞINIZI AKLINIZLA , KALBİNİZİ MANEVİYATLA DOLDURUN

    17 Mart 2025 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Herkese selamlar Efendim Ramazan ‘ın yarısından fazlasını geçmiş bulunurken bayram hazırlıkları da yurdun dört bir yanında başladı bile.Mübarek Ramazan’ın gönüllere vefa bedenlere şifa olduğu 18. Günündeyken Şükür ki yurt genelinde aman aman büyük mevzulara denk gelmedik gelmeyelim de inşaallah.Geçtiğimiz hafta Kemer’de bir ilk ile karşılaşmanın manevi hazzını yaşadım. Ak parti Kemer gençlik kolları Arslanbucak mahallesinde Sahur çadırı kurmuş ,sağolsunlar davet edildik.Pırıl pırıl gençler sahur çadırı kurma fikrini harekete geçirerek gece ...
  • HEM KALPLER HEM YÜREKLER ISINDI

    06 Mart 2025 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bedenin ruhla daha çok birleştiği, ruhsal, moral ve sosyal sağlığın güçlendiği özel zamanlara dönüştüren mübarek Ramazan hoş geldin. Ramazan ayı ve onun simgesi olan oruç süreci, manevi bir iyileştirici ve mükemmel ruhsal bedensel doktor vazifesi de gördüğünden sağlığımızı da her alanda olumlu yönde etkilediği kuşkusuz. Bana göre bu ayın sağlığımıza getirdiği en önemli armağan “huzur” sözcüğü çünkü bu ay kendimizle daha sık baş başa kalma, samimi iç hesaplaşmalar yapma, yanlışlarımızdan vazgeçip fazlalıklarımızdan kurtulma, güzel yanlarımız...
  • DOLAP BEYGİRİ

    02 Şubat 2025 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Herkese selam olsun , konu başlığından da anlaşılacağı üzere bu hafta aklıma takılanlarda bu dolap beygirleri yerini aldı , çoğul konuşuyorum çünkü onlardan bildiğimiz üzere çokça var. Kelime anlamına baktığımızda aynı yerde dönüp durarak çarklı düzeneği işleten beygir anlamına gelen dolap beygirlerinden düzeneğin ve içinde bulundukları çarkın değişmesinden korkan , etrafta kükreyen fakat yaptıkları ile konuştukları birbirini asla tutmayanlardan biraz bahsetmek istedim. Şöyle biraz eskiye gittiğimizde Türk filmlerinde bile bu başlığı gör...